Ramazan Düşünceleri: “Arayış ve Yaradan’a Varış Düşüncesi”

Metin MERCİMEK

 

         
“Mübarek Ramazan ayının 27. kutsal gününe  girmiş bulunmaktayız. Bu  anlamlı günün önemini yakından bilmemiz gerekiyor. İnsanoğlu var olduğundan bu yana birçok arayışlar içinde olmuş ve “huzurlu yaşam nasıl elde edilir?” sorusu üzerinde durmuştur. Özellikle günlük hayatın bazı zorluklarıyla yüz yüze kalan insan, önce hayal gücünü kullanmış, daha sonra dünyanın acı gerçeklerinden bir kaçış veya dünyayı daha renkli ve eğlenceli hale getirmek için başka yöntemlere başvurmuştur. İşte Ramazan ayının bizlere sunduğu oruçluk süresince, yapılması gereken ödevlerin başında tabi ki inanma gelmektedir. Çünkü inanma ve Yaradan’a varış düşüncesi, insan hayatında önemli bir yeri olan ibadetlerle mümkündür. Bu itibarla Kilis Vakfı Yönetim Kurulu olarak bu mübarek Kadir Gecesi’ni hep birlikte kutluyoruz.”

 

Tahsin PAMUKÇUOĞLU

İstanbul Kilis Vakfı Başkan Yardımcısı

 

Geçmiş yıllara bir göz artığımız zaman,  arayış ve Yaradan’a varış konusunda düşünürler hiç boş durmamış, devamlı araştırma yaparak gerçek huzurun peşinde koşmuşlar. Daha sonra inanç düşüncelerinin yaygınlaştığı yıllarda, Allah’a sığındıkça ve inanç düşüncelerinin gerçekleşmesiyle huzur denen etkenin, insanlarda daha bir belirgin olduğu görülmüştür. Bu eğilimi yakından izleyen düşünürler, şu görüşü ortaya koymuşlardır: “Yüce bir yaratıcı fikri, bizleri her zaman Yaradan’a sunmak zorunda olduğumuz tapma arayışına götürmektedir.” diyerek bu görüşün yayılmasını sağlamışlardır.

Ayrıca, dünyada çok kere iyinin ve kötünün hak ettiği karşılığı göremediğini büyük bir üzüntü ile yorumlayan insanlar, sürekli olarak adaletin tam anlamıyla gerçekleşeceğini ummuşlar ve bunu gerçekleştirecek bir Yaradan’ın varlığını kabul etmişlerdir.

Varoluşumuzdan bu yana insanlar, bulma arayışı ile bir Yaratıcıyı ortaya koymuş ve inanmanın temel yapısı olan Allah’ın varlığını bilmek ve anlamak olduğunu görmüştür.
İslam Felsefesi’nde Yaradan’a varış düşüncesiyle ilgili olarak çeşitli görüşler vardır. Bu düşünceyi en iyi bir şekilde devam ettiren yerlerden birisi tekkelerdir. Tekkeler ilk kurulduğu zaman, buralarda temiz ve samimi dindarlar toplanırdı. Ayrıca kendilerini Allah’a verme yollarını gösteren şeyhler bulunurdu. Bu şeyhler herkese Allah aşkını ve Allah bilgisini öğreten ve bu düşünceyi sürdürerek hizmet ederlerdi. Tıpkı Kilis’te Şeyh Efendi Tekkesi’nde olduğu gibi…

Bir de, “Derviş” denilen kişiler vardır. Bunlar Allah’a yaklaşımlarını ağır bir şekilde gösterirlerdi. Dünyada, Tanrı’dan uzak olmayı gurbet sayan Derviş’ler, vatan kelimesini de Tanrı diyarı olarak kullanırlar. Bazen de kendi işlerinde olan Tanrı’yı bulabilmek için, gurbet illerinde dolaşır ve nefislerini tecrübe ederek deneyimler yaparlar. Bunlar Yaradan’a varışı bu şekilde gerçekleştirmişlerdir.

Yaradan’a varış düşüncesini Büyük Düşünür Hazreti Mevlana’da, Yunus Emre’de, Kilis’in iki mutasavvıf insanı Şeyh Abdullah Sermest Efendi’de ve Mehmet Vakıf Tazebay’da (Şeyh Efendi) görmekteyiz.

Yaşam sürecimizde gerçek bir huzura ve inanma düşüncesine varabilmemiz için, Kilis Vakfı Yönetim Kurulu olarak inanma ve Yaradan’a varış ibadetini benimsiyor ve “Ramazan Düşünceleri”nin bir başka güzelliğinde yeniden buluşalım diyoruz.