Bakan Fidan: "Bizim Avrupa'yla vize serbestisine geçmemiz gerekiyor"

Bakan Fidan: "Bizim Avrupa'yla vize serbestisine geçmemiz gerekiyor"

- "Suriye yönetiminin de bizimle aynı niyet ve perspektifi paylaştığını gördük" - "Amerikan kamuoyunda ABD ordusunun Suriye'deki varlığı sorgulanır hale geldi" - "Rusya-Ukrayna Savaşı'nda ateşkes için üzerimize düşeni yapmaya hazırız" - "Avrupalılar Amerika'nın güvenlik şemsiyesine bağımlı olmak istemiyorlar"

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Avrupa Birliği ülkelerine yapılan vize başvurularında yaşanan sorunlar hakkında, "Bizim Avrupa'yla vize serbestisine geçmemiz gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman vize süreçleriyle ilgili sorunlar da ortadan kalkar" dedi.
Dışişleri Bakanı Fidan, Ankara'da yazılı ve görsel basın kuruluşlarının temsilcileri ile iftar programında bir araya geldi. Bakan Fidan, Şam ziyareti ve Suriye'deki PKK/YPG varlığı, Suriye'nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü, ABD'nin Suriye'den çekilmesi, DEAŞ'a karşı bölgesel mücadele, El-Hol kampı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Trump'ın telefon görüşmesi, CAATSA yaptırımları, İsrail'in Suriye'nin güneyindeki fiili işgali, İsrail'in Gazze'ye son dönemdeki saldırıları, Kıbrıs meselesi ve Cenevre toplantısı, Rusya-Ukrayna Savaşı, Avrupa güvenlik mimarisi, vize meselesi konularında açıklamalarda bulundu.

"Avrupalılar Amerika'nın güvenlik şemsiyesine bağımlı olmak istemiyorlar"
Avrupa'daki güvenlik mimarisinde son günlerde yaşanan gelişmeler hakkında açıklama yapan Bakan Fidan, "Düzen üzerinde tehditler var, ama düzen bozulmadı. Yani Amerika resmi olarak NATO'dan çıkmadı, birliklerini çekmedi, füzelerini geri almadı. Her şey duruyor. Sadece Rusya'yla yaptığı angajmandan sonra ortaya çıkan bir alarm durumu var Avrupa'da. Şimdi, belli konuları çok erkenden tartışmak bile istemiyorlar. Yani bazı şeyleri ayırmak lazım. Bir, eski düzen devam edecekse, yani Amerika şimdi Rusya'yla Ukrayna üzerinden bir inisiyatif geliştiriyor, ama Avrupa güvenliğiyle olan, NATO'yla olan ilişkisi aynı düzeyde devam edecekse, Avrupa bu sefer kendi güvenlik yapılanmasını buna göre oluşturacak. Amerika'nın tamamıyla olmadığı bir yerde bu sefer yeni bir yol izleyecek. Avrupalılar artık Amerika'nın yüzde yüz güvenlik şemsiyesine bağımlı olmak istemiyorlar. Bunun sürdürülebilirliğine inanmıyorlar. Kendi güvenliklerini de bu derece riske atmamaları gerektiğini düşünüyorlar" diye konuştu.

"Bizim Avrupa'yla vize serbestisine geçmemiz gerekiyor"
Avrupa Birliği ülkelerine yapılan vize başvuruları hakkında yaşanan sorunlara değinen Bakan Fidan, "Avrupa ülkelerinden vize sorunuyla ilgili izah istediğimizde, ‘Biz verdiğimiz vizelerin en fazlasını Türkiye'ye veriyoruz' diyorlar. Oransal olarak baktığımızda yıllardır başvurular arasında alınan ve reddedilen vize oranları değişmiyor. Diğer yandan Türkiye'den yapılan özellikle turist vizesi başvurusunda ciddi bir artış da sözkonusu. Buna mukabil, vize haklarının suistimal edildiği ile alakalı da Avrupalılar tarafından gündemimize getirilen bazı iddialar var. Geldiğimiz noktada, bizim Avrupa'yla vize serbestisine geçmemiz gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman vize süreçleriyle ilgili sorunlar da ortadan kalkar. Vize rejimi devam ettiği sürece, Türkiye'nin artan talebine vize mekanizmasıyla cevap verilmesi mümkün değil. Yani çözüm vize serbestisi. O konuyu da bu dönemde artık inşallah çözmeyi düşünüyoruz. Ekonomideki iyileşmeye paralel olarak bunu da hayata geçirmek gerekiyor" ifadelerine yer verdi.

"Cumhurbaşkanımız, Başkan Trump'ın saygı duyduğu liderlerden birisi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile olumlu bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini dile getiren Fidan, "Sayın Cumhurbaşkanımız, Başkan Trump'ın saygı duyduğu liderlerden birisi. Bunu da telefon görüşmesinde açıkça ortaya koydu zaten. Görüşmede sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki beklentileri ile savunma sanayii iş birliğindeki kısıtlamaların kaldırılmasının önemini vurguladı. Ukrayna'daki barışın önemini bir kez daha tekrar etti. Sayın Trump'ın yaklaşımı da oldukça pozitif oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız ile iki ülke arasındaki sorunları çözmek istiyor. Biz de muhataplarımız ile bunun için çalışıyoruz" ifadelerine yer verdi.
CAATSA yaptırımlarının hakkında yeni ABD yönetimi ile konuları detaylı bir şekilde ele alacaklarını aktaran Fidan, yaptırımların kaldırılması hususunda Amerikalıların bir istisna yapma yetkisi ve kendi iç hukuk sistemlerinin bu yönde bir kararı alabilmesi gibi teknik konuların ayrıntılı bir şekilde görüşüleceğini belirtti.

"Suriye yönetiminin de bizimle aynı niyet ve perspektifi paylaştığını gördük"
Bakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Milli İstihbarat Başkanı İbrahim Kalın ile Suriye ziyaretinde öne çıkarılan en önemli başlığın YPG meselesi olduğunu vurgulayarak "Görüşmelerde, biz önceliğimiz olan tüm konuları ve endişelerimizi gündeme getirdik. Yeni yönetimin SDG'yle yaptığı anlaşma bağlamında; örgütün niyetleri, kabiliyetleri, enerji kaynaklarının kontrolü gibi konularda bizim bakış açımızı net şekilde aktardık. Terörle mücadelede senelere dayanan tecrübemiz ve PKK'ya dair bilgilerimiz çerçevesinde endişe konusu olabilecek hususların altını çizdik. Suriye yönetiminin de bizimle aynı niyet ve perspektifi paylaştığını gördük. Mevcut yapısı itibariyle YPG, PKK'nın bir mütemmim cüzü. Onu tartışmak bile gereksiz. Örgütün anlaşma çerçevesinde nasıl adım atacağı ve takviminin nasıl olacağı gibi konuları Şam'da ele aldık. Örgütün askeri kabiliyetlerinin yok edilmesinin bizim için önemli bir husus olduğunun altını çizdik" diye konuştu.
Suriye'de herkese eşit vatandaş muamelesi yapılmasının önemine dikkati çeken Fidan, Suriye yönetiminin bu konuda hassas olduğunu söyledi. Ayrıca Fidan, yerinden edilen Suriyelilerin yurduna dönmeleri meselesi, mevcut hükumetin üzerinde çalıştıkları öncelikli konulardan biri olduğunu ve güven tesis edilen bir ortamda, silahlı örgütlerin yaşam alanı bulamayacağını ifade etti.

"Amerikan kamuoyunda ABD ordusunun Suriye'deki varlığı sorgulanır hale geldi"
ABD ordusunun Suriye'deki varlığının Trump'ın öncelikleri arasında yer almadığının görüldüğünü aktaran Bakan Fidan, "PKK, Suriye'deki varlığını DEAŞ cezaevleri üzerinden meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu konuyla ilgili önlemler alıyoruz. Bölge ülkelerinin DEAŞ'la mücadele etmesi gerekiyor ve bu yönde çabalarımız var. Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye ile Amman'da yaptığımız toplantıda bu yönde somut kararlar aldık. Bir yandan da Amerikan ordusunun Suriye'deki varlığının bir maliyeti olması sözkonusu. Amerikan kamuoyunda ABD ordusunun Suriye'deki varlığının devam ettirilmesinin yararı sorgulanır hale geldi. Önceden Suriye'de İran, Rusya ve Esad rejimi faktörleri vardı. Ancak şu anda konjonktür değişti. ABD askerlerinin varlığının devamı konusunda Başkan Trump'ın ikna olması gerekiyor. Amerika ordusunu çekerse, bu onlar için daha az maliyetli olacaktır" diye konuştu.

"Gerektiğinde DEAŞ'a karşı bu kabiliyetler devreye girecek"
DEAŞ'a karşı bölgesel olarak ortak operasyon ve istihbarat kabiliyeti kazanmak için ortak bir mekanizma kurulacağını belirten Fidan, şu ifadelere yer verdi:
"Kendi meselelerimizi kendimiz çözmeliyiz. Ürdün'de beş ülke biraraya geldik. Ortak operasyon ve istihbarat amaçlı bir merkez kurulacak. Bunun için teknik ekipler çalışıyorlar. Bizim çalışmamız bitmek üzere. Sonrasında diğer ülke heyetleri ile bir araya gelerek ortak bir mekanizma kuracağız. Her ülke elindeki istihbarat bilgilerini paylaşarak, DEAŞ'tan kaynaklanan tehditleri bertaraf etme konusunda ortak hareket edecek. Benim Türkiye olarak belli bir askeri kabiliyetim var. Ürdün'ün var, Irak'ın var. Gerektiğinde DEAŞ'a karşı bu kabiliyetler devreye girecek. Operasyon yapılacak. Bilgi paylaşılacak. Ortak çalışma yürüttüğümüz ülkelerin Suriye ile sınırı var. Suriye'nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü sağlamak için de bu türden çalışmalar oldukça önemli."

"Kampın kontrolü YPG'deyken kamptan çıkışlar oldukça yavaştı"
El-Hol Kampı meselesinde çözüme yaklaşıldığını değerlendiren Fidan, "El-Hol Kampında 40 bin civarında bir nüfustan bahsediyoruz. Gerek Iraklılar gerekse Suriyeliler kendi vatandaşlarını almak için güçlü bir irade ortaya koyuyorlar. Bu kampın kontrolü PKK/YPG'deyken kamptan çıkışlar oldukça yavaştı. Ancak artık Iraklılar da Suriyeliler de vatandaşlarını alabilirler. Cezaevinde kalanların başka bir formülle çözülmesi gerek. Onların cezaevinde kalması gerekiyor. O hususta çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi.
Netanyahu'nun Gazze'ye yönelik son saldırısı ile 500 insanın hayatını kaybettiğini ve ateşkesi bozduğunu belirten Fidan, şöyle devam etti:
"‘Netanyahu'nun zihninde ateşkesi bozma düşüncesi olduğunu biliyoruz' diye uzun zamandır söylüyoruz. Bütün emareler bunu gösteriyordu. 500 insanı şehit ederek ateşkesi resmen bozdu ve bombalamaya devam edecek gözüküyor. Gazze'de son yaşananlarla ilgili Mısır'ın başkenti Kahire'de pazar günü bir toplantımız olacak. İİT-AL Gazze Temas Grubu olarak bir araya geliyoruz. Bu toplantıda İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında kabul edilen Gazze planının hayata geçirilmesi için atılabilecek adımları ele alacağız. Soykırımı durdurmak için elimizden geleni yapacağız. Ben Filistin meselesinin daha büyük kırılmaları beraberinde getireceğini düşünüyorum. Orada mevzi bir başarı elde ediyor gözükebilirler, yüzbinlerce insanı katlederek, ama başka türden risklerin kapısı çok ciddi açılıyor. Yani daha farklı bölgesel kırılmalar, çatışmalar riski de ortaya çıkıyor."

"Adaletsizliğin mutlaka giderilmesi lazım"
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in bir yıl önce Kıbrıs meselesi için bir temsilci atadığını hatırlatan Fidan, Cenevre'de düzenlenen Kıbırs konulu toplantı hakkında şu değerlendirmede bulundu:
"Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri gerçekten bizim takdir ettiğimiz, nitelikli bir lider. Uluslararası sistemin bir noktaya kadar vicdanını da yansıtan bir makam. Kıbrıs meselesiyle ilgili bu gayriresmi toplantı teklifini, yapıcı tutumumuzu göstermek adına Cumhurbaşkanımız kabul etti. Biliyorsunuz, Genel Sekreter, bir yıl önce bir özel şahsi temsilci atadı. Kolombiya eski Dışişleri Bakanı geldi baktı, altı ay süreyle bütün taraflarla konuştu ve bir rapor hazırladı. Bu rapor da kayda geçti, dedi ki ‘İki taraf arasında ortak zemin yok'. Şimdi bu ne demek? Bizim yıllardır savunduğumuz bir konu var. Ada'da iki toplumun kendi başına, kendi kurumlarıyla ayrı ayrı yaşıyor olması gibi bir gerçeklik var. Bunlardan birinin devlet olarak tanınıp her türlü imkana erişmesi, diğerinin tanınmaması Ada'daki adaletsizliğin temel sebebidir. Bu adaletsizliğin mutlaka giderilmesi lazım. Biz geçmişte uluslararası sistemin hakemliğine güvenerek hazırlanmış BM çözüm taslaklarına tamam dedik ama Rumlar buna yanaşmadılar. Bugün artık sahada başka bir durum var. Bu durum, siyasi çözüm arayışlarına yansımak zorunda."

"Rusya-Ukrayna Savaşı'nda ateşkes için üzerimize düşeni yapmaya hazırız"
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin tutumunun iki tarafın üzerinde mutabık kaldığı bir anlaşma olduğunu aktaran Fidan, "Sayın Trump ve Sayın Putin'in görüşmesinden ateşkes konusunda tam bir netice çıkmadı. Sürecin başlamasını ve ilerlemesini sağlayacak bazı adımlar sunuldu. Enerji alanları hedef alınmasın, gemilerin seyrüsefer güvenliği sağlansın, esir takası yapılsın gibi fikirler öne atıldı. Bunlar kabul edildi. Tam ateşkes için ise çalışmalar sürüyor. Biz Türkiye olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın da durduğu yer şu: İki tarafın üzerinde mutabık kaldığı bir anlaşmada, katkı vermek isteriz. Yani bizim için önemli olan iki tarafın mutabık kalacağı bir anlaşma. Bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Ama şu anda gördüğünüz tartışmaların çoğu, güvenlik garantileri başlığı altında yapılan konular. Teorik olarak söylüyorum, taraflar ileriki bir aşamada bir barış gücü oluşturulmasında mutabık kalırlarsa biz katkı sunabiliriz. Ama şu noktanın altını çiziyoruz: iki taraftan birinin zorlayıcı girişiminin bir parçası olmakla, mutabık kalınmış bir çözümün parçası olmak farklı şeylerdir. Biz ikinci seçenekte varız" dedi. İHA

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR