<div data-start="386" data-end="721">Hukukçu <strong>Kezban Hatemi</strong>, katıldığı Ekol TV yayınında toplumda giderek yaygınlaşan teşhircilik, hayasızlık ve <strong>çıplaklık</strong> anlayışıyla alakalı açıklamalarda bulundu. Özellikle gençlerin giyim tercihlerine dikkat çeken Hatemi, sokaklarda sergilenen görüntülerin artık ‘açıklık’ değil, düpedüz ‘çıplaklık’ olduğunu vurguladı.</div> <div data-start="723" data-end="1162">“Bizim gibi bir çıplaklık ben Avrupa’da görmüyorum” diyen Hatemi, “Çocuklarımız dansöz Nana gibi iç çamaşırıyla Nişantaşı’nda dolaşıyor. Ben dehşete düşüyorum” ifadelerini kullanarak Türkiye'deki hayasızlık ve çıplaklığın Batı'yı solladığını söyledi. Fiziksel teşhirin artık bir özgüven göstergesi gibi sunulmasına da tepki gösteren Hatemi, “Vücutlarından o kadar eminler ki, aklın hayali durur. Et balık kurumuna asılacak gibiler ama sokakta dolaşıyorlar” tespitiyle hiç ar duymadan yapılan bu rahat tavra şaştığını aktardı.</div> <div data-start="1164" data-end="1439">Sunucunun “Gizemi de ortadan kaldırıyor” ifadesine cevaben Hatemi, “Ne gizem, ne güzellik, ne <strong>edep</strong>, ne haya kaldı. Eskiden birine 'açık giyiniyor' derdik. Artık o da yok. Çıplak! Çıplak! Çıplak!” diyerek, meselenin geldiği boyutun çok daha ileri bir noktada olduğunu belirtti.</div> <div data-start="1441" data-end="1693">Kadının teşhir nesnesine dönüştüğü bu yeni görünürlüğün, erkeklerin kadınlara olan bakışını da olumsuz etkilediğini ifade eden Hatemi, “Bu, erkekleri kadınlardan itiyor. Hoş bir şey değil. Toplumun sosyal dokusu zedeleniyor” değerlendirmesinde bulundu.</div> <div data-start="1695" data-end="1996">Hatemi’nin bu açıklamaları, yalnızca bir kıyafet tercihi eleştirisi değil, bir ahlaki yozlaşma tartışması olarak da yorumlandı. Zira mesele sadece giyinmek değil; örtünün altındaki anlam, haya, edep ve estetik anlayışıdır. Gizemin yok oluşu, insanın kendine karşı da perdesizleşmesi manasına geliyor. Haber Merkezi</div>